BAŞBAKAN TUFAN ERHÜRMAN, GAZİMAĞUSA’DA HALKLA BULUŞTU

BAŞBAKAN TUFAN ERHÜRMAN, GAZİMAĞUSA’DA HALKLA BULUŞTU

Başbakan Tufan Erhürman, dün akşam “Başbakanlık Halkla Buluşma Toplantıları” kapsamında Gazimağusa’da Gazimağusalılarla buluştu.

Rauf Raif Denktaş Kültür ve Kongre Merkezi’nde yer alan toplantıda, Başbakan Tufan Erhürman, Kıbrıs sorunu, hükümet icraatları ve son günlerdeki ülke gündemine dair önemli açıklamalarda bulundu ve soruları yanıtladı.

Toplantıda Sağlık Bakanı Filiz Besim, Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanı Erkut Şahali ile Ekonomi ve Enerji Bakanı Özdil Nami, katılımcılarla 13 aylık hükümet döneminde hayata geçirdikleri icraatları paylaştı. Toplantıya çok sayıda yurttaşın yanında bazı milletvekilleri ile bürokratlar da katıldı.

KIBRIS SORUNU

Başbakan Tufan Erhürman konuşmasına Gazimağusalıları selamlayarak başladı. Başbakan Erhürman, 13 aylık hükümet döneminde yapılan icraatların biriktiğini ve bu yapılanları anlatmak gerektiğini kaydetti. Yapılanların anlatılmadıkları zaman sanki yapılmamış gibi muamele gördüklerini belirten Erhürman, bunun da çok adil bir durum olmadığını söyledi.

Son birkaç gün içerisinde coğrafyamızda yaşananlara dikkat çeken Başbakan Erhürman, İsrail’in müdahalesi ve ABD Başkanı Trump’ın attığı bir tweetle ekonomimizin bir kez daha hafif şekilde sallandığını dile getirdi.

Erhürman, her iki olayın da bize bir şey öğrettiğine dikkat çekti ve sözlerine şu şekilde devam etti:

“Bunların birincisi, eğer çözülmemiş bir uluslararası problemle karşı karşıyaysanız her çeşitten risklilerle de karşı karşıyasınız demektir. İkincisi de eğer ekonominizi sağlam temeller oturtmadıysanız siz hata yapmasanız da dışarıda yaratılacak birtakım depremler sizi sallayabilir. Birinci konu tabi ki Kıbrıs sorunu ile ilgilidir. Kıbrıs sorunuyla ilgili olarak yaşadıklarımızdan elbette öğrendiğimiz şey bu sorunu bir an önce çözmemiz gerektiğidir. Bu her yaşadığımız şeyin bize bir kez daha ispatladığı bir olgudur. Ama son dönemde Kıbrıs sorunu bağlamında yaşadıklarımız tam da bu bir an önce çözümden ne anlamamız gerektiği üzerinde bizi yeniden düşünmeye davet ediyor.”

Kıbrıs konusuna çok kısa değineceğini, konuya hiç değinmeden geçmeyi doğru bulmadığını anlatan Erhürman, herkesin bildiği gibi Annan Planı’ndan sonra, yani Kıbrıslı Türklerin “Evet”, Kıbrıslı Rumların da “Hayır” dediği planın üzerinden uzunca bir zaman geçtiğini kaydetti.

Başbakan Erhürman, Annan Planı referandumunun ardından Kıbrıslı Türklerin “Evet”, Kıbrıslı Rumların “Hayır” demesi nedeniyle “moral üstünlük” denen şeyin unutulduğunu ve aslında Kıbrıslı Türkler “Ayazda bırakılmayacak” denilmiş olmasına rağmen, içinde bulunduğumuz koşullarda çok da arzu ettiğimiz değişikliklerin olmadığını söyledi.

Cranss Montana’nın Annan Planı kadar büyük bir hadise olmasa da Annan Planı dönemini hatırlatacak hadiseler yaşandığını ifade eden Erhürman, konuyla ilgili konuşmasına şu şekilde devam etti:

TÜRK TARAFI CRANS MONTANA’DA ÇÖZÜM İÇİN CİDDİ ÇABA GÖSTERDİ

“Bu gerçeği muhakkak altına çizerek belirtmek lazımdır. Crans Montana’da bulunan bütün uluslararası aktörlerin teslim ettiği bir gerçeklik yaşandı. Kıbrıs Türk tarafı ve Türkiye Cumhuriyeti (TC) tarafı masada aslında hemen hemen kimsenin beklemediği oranda ciddi açılımları gündeme getirdi. Bütün samimiyetimle söylüyorum. O günden bugüne hangi Birleşmiş Milletler (BM) yetkilisi ile görüştüysem, hangi Avrupa Birliği (AB) yetkilisi ile görüştüysem, Avrupa ülkelerinden ya da Amerika’dan, İngiltere’den hangi büyükelçi ile görüştüysem hepsi çok açık bir şekilde Crans Montana’da yaşananların az önce benim söylediğim gibi olduğunu yüzüme karşı söyledi.

Sayın Cumhurbaşkanı Akıncı’nın görüşmelerindeki, görüşme notlarını okuduğumuz zaman da bunu orada çok açık bir şekilde gördük. Yani herkes aslında Kıbrıslı Türk tarafının ve TC’nin Crans Montana’da çözüme ulaşılması için çok ciddi çaba gösterdiğini çok açık bir şekilde söylüyor. Ama gelin görün ki bu bizim bilmediğimiz bir şey değil, bu gerçeklik uluslararası kuruluşların raporlarına geçmedi. ‘Bu bizi şaşırtan bir şey değil’ diyorum, çünkü hepiniz çok iyi hatırlayacaksınız Annan Planı referandumundan sonra Annan’ın raporu dahi BM Güvenlik Konseyi’nde onaylanmamıştı. Dolayısıyla bu yeni bir durum değildir. Ama herkesin gerçekliği bildiği olgusu da değişmedi”.

TC ve KKTC’nin bu kadar açılım yapmasına rağmen Crans Montana’dan sonuç elde edilemediğini belirten Başbakan Erhürman şu şekilde devam etti:

“O günden bugüne sayın Anastasiadis’in yaptığı tüm konuşmalarda temel sorun olarak vurguladığı noktanın ne olduğunu hepimiz çok rahat takip edebiliyoruz. Temel sorun olarak vurguladığı nokta siyasi eşitlik noktasıdır. Crans Montana’dan bugüne hep aynı şeyi söylüyor. Crans Montana’da da masadan kalkarken oradakilere söylediği ‘Ben siyasi eşitliğin bu biçimini kendi halkıma anlatamam’ idi. Buraya geldi ve burada da aynı şeyleri söylemeye devam etti. Anastasiadis siyasi eşitliği kendi halkına anlatamayacağı endişesinden hareketle birkaç yeni kavramı bizim literatürümüze tabiri caize kazandırdı. Önce ‘Gevşek Federasyon’ dedi, daha sonra ‘Desantralize Federasyon’ dedi. Daha sonra hepimiz duyduk ve hepimiz bildik ki aslında Crans Montana’da TC Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’na konfederasyondan ve iki ayrı devletten bahsetti. Hatta bu o kadar artık herkes tarafından biliniyor ki Anastasiadis’in bunları Çavuşoğlu’na söylediğini Andros Kipriaunu’da beyan etti. Dolayısıyla gelinen noktada aslında meselenin özünde Anastasiadis için siyasi eşitliği kendi halkına anlatamama endişesi yatıyor. Gündeme getirdiği şeylerde aslında bir anlamda Annan Planı’ndan sonra yaşadığımız senaryoyu tekrar yaşamamız endişesini bizde uyandırıyor. Ben 2. Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat’ın müzakere heyetinde idim. İlk günden itibaren Talat, Hristofyas’a ‘oturup da sıfırdan başlamamıza gerek yoktur.

Annan Planı orada siz “Hayır” dediniz, biz “Evet” dedik sizin beğenmediğiniz noktalara biz “Evet” dedik ama bizimde beğenmediğimiz noktalar var. Sadece onları görüşelim ve bu işi bitirelim’ dediğinde, Hristofyas ‘Yok. Baştan başlayalım’ demişti. Baştan başladığımızda da nerelere geldiğimizi hepimiz gördük. Şimdi Anastasiadis diyor ki ‘Evet biz Akıncı ile bazı konularda anlaştık. Mesela Bakanlar Kurulu 7’ye 4 olsun. Bakanlar Kurulu’nda her iki taraftan bir olumlu oy olmadıkça karar verilemesin. Bunda anlaştık ama şimdi ben bunları kabul edilmiş saymıyorum. Tekrardan başlayalım bunları görüşmeye. Guterres çerçevesi de aslında Haziran’daki çerçeve değildir. Bana göre Temmuz’daki çerçevedir. Temmuz’daki çerçeve kabul etmezse tekrar sıfırdan başlayalım görüşmeye’”.

Başbakan Erhürman, kendisi gibi çözüm isteyenlerin savunması gereken şeyin, Guterres’in kendi raporunda söyledikleri olduğunu dile getirdi.

“Öyle tekrardan baştan başlayayım. Hade buna da görüşelim, onu da görüşelim. Eğer biz tekrar bir müzakere masasına oturacaksak bu sonuç odaklı ve ucu bucağı belli olan bir müzakere masası olacak” diye konuşan Erhürman, müzakere masasında da ne konuşulacağının belli olması gerektiğinin de altını çizdi.

BİZ YÜRÜRKEN SAKIZ ÇİĞNEMEYE DE DEVAM EDECEĞİZ

Başbakan Erhürman konuşmasına şu şekilde devam etti:

“Onlarca yıldır ne olduğu belli olan siyasi eşitlik ilkesi tekrardan tartışmaya açılarak müzakere masasına oturulması mümkün değildir. Bunu çözüm istemeyen biri olarak değil, altını çizerek söylüyorum bir an önce çözüm isteyen biri olarak söylüyorum. Çünkü bu senaryoyu çok gördük. Bu konuda en güzelini Guterres söyledi. Guterres ‘ucu bucağı belli olmayan müzakereler dönemi geride kaldı” diye yazdı raporunda. Evet geride kalmalı. Çünkü sonuç odaklı olan ve ucu bucağı belli olan bu müzakere süreci belli olmadıkça, bu masadan bir an önce çözümü çıkarmak mümkün değildir. O yüzden biz bu konuda ısrarcı olacağız. Evet bir an önce sonuç odaklı ve ucu bucağı belli olan bir müzakere süreci başlasın. Ama başlamadan önce de siyasi eşitlik tartışması bitsin. Çünkü böyle bir tartışma yoktur. Siyasi eşitlik temel bir parametredir. Ne olduğunu da herkesin malumudur. Çok uzun uzun tartışmaya da gerek yoktur”.

“Yürürken sakız çiğnememiz gerektiğini asla unutmamalıyız” diye konuşan Erhürman, çünkü Kıbrıs sorununa odaklanıp da bu sorun çözülmeden bu memlekette hiçbir şey olmaz veya bu memlekette bir şey değişmez yaklaşımının da kendisine göre kolaycı ve son derece kaderci bir yaklaşım olduğunu söyledi.

Böyle bir yaklaşımla bizim halk olarak hak ettiğimiz noktaya ulaşmamızın mümkün olmadığını ifade eden Başbakan Erhürman, Kıbrıs sorununda bir an önce çözüme ulaşılması için ellerinden geleni yapmaya devam edeceklerini kaydetti.

“Ama bir yandan da bu ülkede bu halkın sosyal ve ekonomik kalkınması için elimizden geleni yapmamız gerektiğini unutmayalım” şeklinde konuşan Erhürman, o yüzden yürürken sakız çiğnemeye de devam edeceğimizi dile getirdi.

Başbakan Erhürman şu şekilde açıklamalarına devam etti:

“Bugüne kadar ki yaklaşımımız maalesef arzu ettiğimiz noktaya bizleri taşımadı. Biz arzu ettiğimiz noktada neden olmadığımızı düşünüyoruz. En basiti rakamlarla bunu açıklamaktır. Mademki hala bizim 1 milyon 700 bin Dolarlık bir ithalatımız ve sadece 100 bin Dolarlık bir ihracatımız var. Madem ki 1 milyon 600 bin Dolarlık dış ticaret açığımız var ama buna rağmen turizmden 960 milyon Dolar gelirimiz, yüksek öğretimden de 800 milyon dolarlık gelirimiz var. Hesapladığınızda bunlar takkassa tukkas gelir gibi görünüyor. Ama öyle olmasına rağmen gerçek böyle değil. Ve madem ki biz kendi yerel gelirlerimizle hala yatırım yapma olanağına sahip değiliz. Madem ki sağlıkta eğitimde, ulaştırmada hala arzu ettiğimiz noktaya gelmiş değiliz. Evet. Ters giden bir şeyler vardır. Bu ters giden şeyleri hep birlikte düzeltmek zorunluluğu altındayız. Ters giden şeylerin arasında şu da var. Mademki özel sektörde KKTC vatandaşı istihdamı sadece yüzde 50’dir. Yani özel sektörde çalışanların yüzde 50’si yabancı uyrukludur. Madem ki öncü sektörümüz olan turizmde çalışanların sadece yüzde 20’si vatandaştır. Yüzde 80’i yabancı uyrukludur. Ve madem ki tüm bunlara rağmen yüzde 20’de genç işsizliğimiz vardır. Evet. Tüm bunlar ülkede ters giden bir şeylerin olduğunun göstergesidir”.

HÜKÜMET ÇOK CİDDİ SORUNLARLA KARŞILAŞTI

Kendilerine “Ya çok güzel anlatıyorsunuz. Ters giden işleri de niye düzeltmiyorsunuz” diye sorduklarını anlatan Erhürman, şu şekilde sözlerine devam etti:

“Mazeret olsun diye söylemiyorum ama çok kısa bir hatırlatma yapmak istiyorum. Bu hükümet 15 Şubat 2018’de göreve geldi. Şu anda 13. ayını doldurdu. 15 Şubat’ta göreve gelen hükümetin bütçesi Nisan ayında geçti. Biliyorsunuz bütçesiz ilk hükümet olarak tarihe geçti. Nisan’dan Türkiye’den katkılar akmaya başladı ama ihalelerde sorun yaşadık. 2018 Haziran sonu ülkemizde yerel yönetim seçimleri vardı. Haziran sonu sadece bizde değil Türkiye Cumhuriyeti’nde de seçimler vardı. Bu seçimlerin ardından temmuz ayı itibarıyla döviz patladı. Öyle bir patladı ki Ağustos ayında aylık enflasyonumuz yüzde 8,22 çıktı. Tarihin en yüksek aylık enflasyonlarından biri oldu. Çok ciddi bir ekonomik sıkıntı dönemi yaşadık. Sonbahar içinde biraz rahatlamaya başlamıştı ki ortam, bu kez de 100 yılın en yağışlı ikinci yılını yaşadık ve sel felaketi ile karşı karşıya kaldık. Yitirdiğimiz canları bir kez daha rahmetle anıyorum. Ülkemizde çok ciddi maddi hasar oluştu. Bütün bunların üzerine birkaç gündür dövizle ilgili tekrar yaşamaya başladığımız sorunlarla karşı karşıyayız. Umarım geçicidir. Ama bütün bunları da dikkatle gözlemlemek ve önlemlerimizi almak zorundayız”.

Başbakan Erhürman, tüm bunlar yaşanırken “Mazereti geçin. Ne yaptınız, onu anlatın” dendiğini belirtti.

13 ay içinde hükümet olarak hayata geçirdiklerini hiçbir nota bakmadan tamamen aklından katılımcılara aktaran Başbakan Tufan Erhürman, 13 aylık sıkıntılı dönem içerisinde dövizdeki hareketlilik nedeniyle müteahhitlerin ihalelere teklif atmadığını anlattı. Bunu müteahhitleri eleştirmek için söylemediğini belirten Erhürman, bu sıkıntılı dönem içerisinde yıllardır bekleyen Güzelyurt-Lefke anayolunun Doğancı’ya kadar olan kısmını tamamladıklarını dile getirdi. Başbakan Erhürman, yolun Doğancı’dan Lefke’ye kadar olan kısmının kamulaştırma problemleri nedeniyle tamamlanamadığını ancak bu problemin çözüldüğünü ve bu kısmın da artık tamamlanmaya hazır olduğunu açıkladı.

YILAN HİKAYESİNE DÖNEN DERİNYA VE APLIÇ KAPILARI AÇILDI

Başbakan Erhürman açıklamaları şu şekilde devam etti:

“Bakın yıllardır yapılmayan bir yoldan bahsediyorum ve bu sıkıntılı dönemin içerisinde yarısının yapıldığından bahsediyorum. Diğer yarısının yapılamamasının da beceriksizlikten yani kamulaştırma problemi çözülmeden bu işin içerisine girilmesinden kaynaklandığını söylüyorum. Yine bu 1 yıllık çok sıkıntılı dönemde yerel kaynaklardan Güzelyurt’taki tarıma su aktarıldı. Bunun projesi bu sıkıntılı dönem içerisinde gerçekleşti ve narenciye bahçelerine yerel kaynaklardan 1 TL’nin altındaki fiyata su ulaştırıldı. Bu sıkıntılı dönem içerisinde müteahhitler ihalelere teklif atmazken Güzelyurt Hastanesi’nin ikinci etabı ihalesi tamamlandı. Hiç unutmayın yıllardır süren başka bir sorun. Derinya ve Aplıç Kapıları yine müteahhitler ihalelere teklif atmazken, ortada teklif yokken geçici bir şekilde de olsa bu kapılar açıldı bu hükümet döneminde. Birileri dedi ki ‘o açtıydı, bu açtıydı’. Benim umurumda olan bu kadar senedir yılan hikayesine dönen Derinya ve Aplıç Kapıları bu sıkıntılı dönemin içerisinde açılmasıdır. İnanılmıyordu, ama bu da bu dönemin içerisinde yapıldı. Güzelyurt Sağlık Merkezi bu dönemin içerisinde 24 saat hizmet vermeye başladı. Acil servisi de oldu. 30 yıldan bu yana dokunulmayan bir yerdi Güzelyurt Sağlık Merkezi.

Bu dönemin içerisinde gerçekleşti. Onlarca yıldır bu memlekette Adli Tıp Kurumu yoktu. Adli Tıp Kurumu bu dönemde devlet hastanesinde kuruldu. Onlarca yıldır böyle bir şey akla dahi gelmedi. Dipkarpaz’da doktor yoktu. Bu dönemde Dipkarpaz’da doktor geldi. Engellilerle ilgili hizmet Dipkarpaz’da yoktu. Bunun projesi de bu dönemde geldi. Yıllardır konuşulan Engelli Koordinasyon Merkezi de bu dönemde Lefkoşa’da kuruldu ve faaliyete geçti. Dolayısıyla bu dönemin içerisinde ‘Siz ne yaptınız ki bütün bunlar için’ diye soranlara mesela şunu soruyorum. Bu dönemin içindedir ki Milli Eğitim Bakanlığımız, İçişleri Bakanlığımız ve Sağlık Bakanlığımız el ele verdi DAÜ’nün katkılarıyla yabancı öğrencilerin kayda gireceği ve sağlık fonuna da sağlık sigortalarını yatıracağı sistemi kurdu. Bugüne kadar böyle bir sistem yoktu. Sağlık Fonu’na bu paralar yatmıyordu. Sistem şu ana kadar 57 bin öğrencinin kayıt olduğu bir sistemdir. Bizim beklentimiz 88 bine bu rakamın çıkmasıdır. Kayıtlar devam etmektedir”.

NÜFUS KONUSU VE HÜKÜMETİN ÇIKARDIĞI ÖNEMLİ YASALAR

Başbakan Tufan Erhürman ülkenin nüfusu ile ilgili yapılan tartışmalara da değindi. Erhürman nüfus ve diğer konularla ilgili şöyle konuştu:

“‘Memlekette daha nüfusu bile bilmiyoruz’ diyenler 13 aylık hükümete mi bunu soruyorlar? 13 aylık hükümetin İçişleri Bakanı mesaisinin belki de yarısı bu sayımlara gitmiştir. Memlekette kaç yabancı var? Kaç öğrenci gerçekten kayıtlıdır? Kaç vatandaş vardır? Bu vatandaşların kaçı yurtdışındadır? Kaç ölü var? Bütün bunların bu dönem içerisinde çalışılması gerekti. Çünkü bunlar birikmiş ve bu döneme devir edilmiş sorunlardır. Az önce Ekonomi Bakanı söyledi. Ben 2009’dan beri Meclis’in raflarında Teknoparklar Yasası ile Araştırma ve Geliştirme (AR-GE) Yasasını görürüm. 2009’dan bu yana her seçim herkes ‘Bu ada bilişim adası olacak’ dedi. Bu hükümet dönemindedir ki turizm ve yüksek öğretimin yanına üçüncü sektör olarak bilişim sektörünün yerleşmesi için Teknopark ve AR-GE Yasası bu kadar yıldan sonra çıkarıldı ve Meclis’ten geçirildi. Bütün bunlar bu dönem içerisinde yapıldı. Biz dedik ki hükümete gelirken birinci hedefimiz hizmettir. Bir sürü sorunla karşılaştık. Size saydıklarım sadece yaptıklarımızın aklımda kalanlarıdır”.

CAS, KIB-TEK EK MESAİ, DEVLET LABORATUVARI, ŞEKER SİGORTA SORUŞTURMALARI

Başbakan Tufan Erhürman, ikinci kavramlarının da adalet olduğunu işaret etti ve “Adaletle ilgili ne yaptınız? Hani hesap soracaktınız?” gibi belli çevreler tarafından dillendirilen söylemlere şu şekilde cevap verdi:

“Arkadaşlar 13 aylık dönemde CAS Raporu Başbakanlık Denetleme Kurulu’ndan çıktı. CAS Raporunda bu memleketin maliyesinden 3 buçuk milyon TL’nin çıktığını ama onun karşılığı olan hisselerin Maliye’ye devredilmediği belirtiliyor. CAS sorunu diye hükümetimiz döneminde bizim karşılaşmak zorunda kaldığımız sorunun tam da böyle başlatıldığını, 3 buçuk milyon TL’nin devletin kasasından çıktığını ama onun karşılığı olan hisselerinin devletin kasasına girmediğini, bu nedenle ‘CAS devletin midir’ sorunu yaşandığını belgeleyen rapor işte o rapordur. Polise ve Savcılığı verilen o rapor bu dönem hazırlandı. Kıb-Tek’teki fazla mesailerle ilgili rapor Başbakanlık Denetleme Kurulu’ndan bu dönemde çıktı. Fazla ek mesaileri ödeyenler geldi ve o rapor üzerine devlete ‘Biz yaptığımız hatanın karşılığı olan parayı size ödüyoruz’ diyerek ödediler. Buna rağmen rapor yine Savcılığa ve polise intikal ettirildi. Devlet Laboratuvarı yandı hiç kimse hiçbir şey yapmadı. Devlet Laboratuvarı ile ilgili polise başvuruyu yapan bizim Sağlık Bakanımızdır. Onun üzerine de tutuklamalar gerçekleşti. Şeker Sigorta raporu bu dönemde çıktı. O da polise ve savcılığa intikal etti. Bu raporları hazırlamak 3-5 günlük iş değildir. Biz hükümete gelmeden önce devletin evrakı elimizde de değildi. Gelip de o evraklarla buluşuyorsunuz. O evrak üzerinde de birilerine gol atmak için değil, objektif bir şekilde, tarafsızlığınızı koruyarak, bilimsel verilerle çalışmak zorundasınız”.

TERFİLERİ SINAVLA YAPIYORUZ

Adalet sadece geçmişte yapılanların hesabının sorulması olmadığını, adaletin sizin yaptıklarınızın da adil olması olduğunun altını çizen Başbakan Erhürman, “arkadaşlar bu memlekette senelerdir Tarım Bakanı da sözünü ettiği gibi ormanların korunması için çalışacak mevsimlik işçileri dahi münhalle aldık ve bu yıl da münhalle alıyoruz” dedi.

Erhürman, Kalkınma Bankası’na personeli DAÜ’nün yaptığı sınavla aldıklarını söyledi.

Bakanlar Kurulu kararıyla kurulan Başbakanlığa bağlı Uyuşturucu ile Mücadele Komisyonu’na personeli de sınav yaparak aldıklarını ifade eden Erhürman, Kooperatif Merkez Bankasına tarihinde ilk kez terfileri sınavla yaptıklarını dile getirdi.

Adalet denilen şeyin herkese fırsat eşitliği tanıma anlamında bu dönemde uyguladıklarını anlatan Başbakan Erhürman, “Dolayısıyla sadece geçmişten hesap sorma değil, kendimizin adil davranması üzerinden de adaletten bahsediyoruz” diye konuştu.

ELEKTRİKTE ÇOKLU TARİFE VE FİYAT AYARLAMASI

Başbakan Tufan Erhürman son günlerin en popüler konusunun elektrikte çoklu tarife olduğunu belirterek konuyla ilgili önemli detaylar verdi:

“Herkes bundan ve elektrik zammından bahsediyor. Arkadaşlar çok açık konuşuyorum. Hiçbir şey gizli saklı değildir. Bu hükümetin göreve gelmesinden bu yana döviz ve akaryakıt fiyatlarında yaşanan tırmanış bizi defalarca elektrik ve akaryakıt zammı ile burun buruna getirdi. Bu hükümet 13 ayın içinde defalarca elektrikte döviz ve akaryakıt fiyatlarındaki artış nedeniyle yapılması gereken zamları engelledi. Bazı durumlarda maliyenin üzerine aldı, bazı durumlarda zamana yaydı. Bunu hem tüketici hem iş dünyası hem de ekonomi daha fazla zorlanmaması için yaptık. Elektrikteki zamları absorbe etmeye çalıştık. Aynı şekilde akaryakıtta da bu uygulandı. Daha geçen ay 36 kuruş benzinde, 24 kuruş da Euro Dizel’de zammı baskıladık. Bu baskılamayı Fiyat İstikrar Fonu’nda oluşturduğumuz birikimle baskıladık. Döviz tekrar yükselmeye başladı. Eğer bu yükseliş devam ederse maalesef zam olarak yansımak zorunda kalabilir. Bu memlekette artık herkes biliyor ki, akaryakıt bizim o 1 milyar 700 milyon Dolarlık ithalatımızın içindeki en önemli kalemlerden biridir. Maalesef ithal olan akaryakıtta hem uluslararası piyasalarda akaryakıt fiyatları yükseldiğinde hem de döviz yükseldiğinde çaremiz kalmıyor. Ama içerde sürekli baskıladık. Bu birikimin sonucunda 12 buçuk kuruşun üzerinde bir zamdı elektrikte söz konusu. 12 buçuk kuruşun, 4 kuruşu personel gideridir. Bu 4 kuruşun da 0,01 kuruşu son imzalanan Toplu İş Sözleşmesi’nden kaynaklanıyor. Rakamlar çok açıktır. 4 kuruşu personeldir. 2 kuruşu akaryakıttır. 2 kuruşun biraz üzerinde AKSA’nın kira bedelidir. Geriye kalanlar da yatırım bedelidir. Gizli saklı bir şey yoktur. Bunu her yerde söylüyoruz. Sizin de her yerde anlatabilmenizi istiyorum. Çünkü bu memlekette her şeyin şeffaf olması lazımdır. Neden 4 kuruş personel gideri vardır. Çünkü arkadaşlar herkesin bildiği gibi 2018’de yüzde 30 civarında hayat pahalılığı oldu. 2019’da tüm kamu personelinde olduğu gibi emekçi Kıb-Tek personelinde de hayat pahalılığından dolayı maaş artışı meydana geldi. Rakamlar ortadır. Esas soru şudur. Mademki eleştirilen şey çoklu tarife değildir de rakamın yukarıya çıkmasıdır. Ki sebebini de açıklıyorum. Rakamları da net olarak veriyorum. O zaman sormazlar mı? Madem ki çoklu tarifede bir sorun yoktur. Çoklu tarife aslında geçirilmesi gereken bir sistemdir. Bu kadar yıldır niye geçmediniz. Niye çoklu tarifeyi düşünmek ve uygulamaya sokmak bu hükümete kaldı. Zam olmadığı zaman siz yapsaydınız.”

Başbakan Erhürman, 2018 Ağustos ayında 8,22 aylık enflasyon çıktıktan sonra elektrik fiyatlarında bir miktar geriye gidiş olması için 23 maddelik önlemler paketi içinde çoklu tarifenin de yer aldığını söyledi.

Çoklu tarife için ciddi bir bilimsel çalışma yapıldığını ve bu çalışmanın tamamlandığını anlatan Erhürman, çoklu tarifenin bu fiyat ayarlaması ile birlikte yürürlüğe girdiğini belirtti.

Başbakan Erhürman konuyla ilgili açıklamasına şu şekilde devam etti:

“Ana Muhalefet lideri Meclis’te şu soruyu sorabildi. ‘İşletmeler giremiyormuş bu çoklu tarifeye’ Allah rızası için kaç gündür anlatılıyor. Reklamları yapılıyor. Konutlar otomatik giriyor, isterse dilekçe verip çıkabiliyor. İşletmeler otomatik girmiyor. Otomatik dışında kalıyor. İsterse dilekçe verip girebiliyor. Bunu bile anlamak için bir çaba gösterilmiyor. Çoklu tarife de dikkatinizi çekerim 300 kilovata çıktı en az dilim. Ki eskiden 250 kilovata kadardı. 300’e çıktı. Ve 300 kilovatın altında kalanlara yüzde 15 indirim getirildi. Eğer 300 kilovatın altındaysa birileri, özellikle dar gelirli insanlarımız o dilimin içinde kalabilir. O zaman ödeyeceği para bu fiyat ayarlamasından da önceki durumdan da aşağıya iniyor. Bu çoklu tarife 3 dilim olarak belirlendi. Uygulaması sonrasında tekrardan ayarlama yapılabilir. Muhalefet dahil ‘çoklu tarife olmamalıydı’ diyen de yoktur. Ben soruyorum o zaman neden bugüne kadar yapılmadı? Neden bugüne kadar çalışması gerçekleştirilip de bu memlekete bu imkan sunulmadı?” Çünkü arkadaşlar bunun için gailenizin olması gerekir. Hani o meşhur laf var ya, ‘galesini çekerim’ diye. Gailesini çekmeniz gerekir.

YAŞAM EVİ VE REFAKATÇİ KONULARI

Başbakan Erhürman şöyle devam etti:

“Bülent Ecevit Rehabilitasyon Merkezi’nden başka bir yaşlı bakım evinin olmadığı bir memlekettir burası. Bu 13 aylık sıkıntılı dönem içerisinde Kalkanlı’daki yaşam evi açıldı. Kalkanlı’daki yaşam evi son derece çağdaş ve insanlarımızı yüzümüz kızarmadan içerisinde barındırabileceğimiz bir mekan olarak ortaya çıktı. Yıllardır hastanelerde refakatçi sorunu yaşanıyor. Refakatçiler, çocuklarımıza bakanlar, benzin istasyonunda çalışanlar yurt dışından geliyor. Her insan kardeşimdir. Asla hiçbiri ile ilgili en ufak bir olumsuz görüşüm yoktur. Ama ülkemizde de yüzde 19-20 genç işsizliğim vardır. Üstüne üstün hastalarımıza refakat edecek insanların sertifikalı olması, yakınlarımızı içimiz rahat bir şekilde o insanlara emanet etmeye ihtiyacımız vardır. Ancak yıllardır bu konuda düşünülmedi. Bu hükümet döneminde Sağlık Bakanı’nın Çalışma Bakanı ile yaptığı çalışmalar sonucunda 100’ün üzerinde insan refakatçi olarak eğitim alıp göreve başladı. Bütün bunlar gailesini çektiğiniz zaman yapacağınız işlerdir”.

TURİZM İLE TARIM, HAYVANCILIK VE SANAYİ SEKTÖRLERİNİ BULUŞTURDUK

Turizm sektöründe maalesef elde ettiğimiz gelirin önemli bir kısmı ithal edilen ürünlere gittiğini bildiren Erhürman, geçmişte yerli ürünlerimizin turizm sektöründe kullanılmadığını bu hükümet döneminde nihayet Turizm Bakanının da büyük katkısıyla tarım, hayvancılık ve sanayi sektörünün turizm sektörüyle buluşturulduğunu kaydetti.

Katılımlarıyla bu sektörler arasındaki alışverişin teşvik edilmeye başlandığını ifade eden Başbakan Erhürman, “Bizim 960 milyon Dolarlık turizmden elde edilen gelirin hem istihdam açısından hem turizmde kullanılan ürünler açısından yurt içinde kalmasın ihtiyacımız vardır. Bizim dışarıya transfer edecek çok fazla paramız yoktur. Bununla ilgili önlemler de bu dönemde alındı” şeklinde konuştu.

HÜKÜMETİN GÜNDEMİNDE ÖNEMLİ KONULAR VAR

Başbakan Tufan Erhürman, önümüzdeki dönemde Belediyeler Reformu, Kamu Reformu, Gazimağusa-İskele- Yeniboğaziçi İmar Planı, turizm ve yüksek öğretimdeki teşvikler gibi önemli konuların hükümet gündeminde olacağını açıkladı.

Yüksek öğretimde kaliteyi esas alan bir teşvik sistemine geçmemizin zamanı geldiğini işaret eden Erhürman, nicelik yerine, niteliği esas alan bir teşvik sistemi üzerinde çalışmanın zamanı geldiğini aktardı.

Başbakan Erhürman konuşmasına şu şekilde devam etti:

“Bunlar da önümüzde duruyor. Artık bu hükümet diyor ki Vakıflar Bankası’nı, Kıb-Tek’i, Kooperatif Merkez Bankasını profesyoneller yönetmelidir. Yani işin ehli olanlar yönetmelidir. Şu anki yönetim kurulunda olan arkadaşlar işinin ehli olmadığı için değildir. O görevdekiler bütün mesaisini oraya harcamalı, sorumluluğu da üstlenmeli ve yetkisini de almalıdır. Çünkü ‘benim partim geldi iktidara. Ben 3 kişi oraya atayayım. İkide, bir koalisyon ortağım, diğer ortağım da iki kişi atasın’ şeklinde bir yönetim modeliyle çok büyük bütçeli bu kuruluşlarımızın yönetilmesi mümkün değildir. 13 ay içinde yaptıklarımız yapmak istediklerimizle birebir örtüşmüyor. Daha çok şey yapılması gerekirdi. Daha çok şeyi yapmak isterdik. Elbette çok ciddi sıkıntılı dönemler geçirdik”.

Muhalefetin el ele verip sorunların çözümü ile ilgili öneri vermekten kaçındığını anlatan Erhürman, muhalefet olarak karşılarında ‘Ha gelecek hafta ben geliyorum iktidara. Ha bir ay sonra hükümet düşüyor ben geliyorum iktidara. Ha 15 gün sonra biri kopuyor’ anlayışı bulduklarından yakındı.

NE UMUTSUZ NE BEZGİNİZ, SON DERECE KARARLIYIZ

Başbakan Erhürman şu şekilde konuşmasına devam etti: “Çünkü karşımızda aslında bildiğimiz bir anlayış vardır. O bildiğimiz yılların anlayışı şudur: ‘İktidar olursanız bu işi idare edersiniz. Ama iktidarda olmazsanız yapacağınız siyaset yoktur’. Bu yaklaşımdan da kurtulmak gerektiğini bu dönemde çok acı bir şekilde tecrübe ettik. Ama arkadaşlar ne umutsuzuz ne yorgunuz ne de birilerinin arzu ettiği gibi bezginiz. Tam tersine son derece kararlıyız. Son derece motiveyiz. Ne yapılması gerektiğini çok iyi biliyoruz. Ve yürürken sakız çiğnememiz gerektiğini özellikle biliyoruz. Ne yapacağımızı da çok açık bir şekilde söylüyoruz. Elbette reformlar hiçbir ülkede, hiçbir dönemde sancısız olmadı. Ama bu hükümetin reforma yapmak kaderidir diye düşünüyoruz. Bunun içinde gecemizi gündüzümüze katmaya devam ediyoruz. Çünkü şunu söylüyoruz çok açık bir şekilde bizim daha fazla kaybedecek neslimiz yoktur. Bugüne kadar yaptığımız hatalar birçok neslimize çok şey kaybettirdi. Artık kaybetmeye tahammülümüz yoktur. Onun için en zor koşullarda dahi daha yapacak çok işimiz var. Kıbrıs Türk halkının da bunların yapılması konusunda da inanıyorum ki istekliliği, kararlılığı ve desteği vardır. Biz yolumuza aynı kararlılıkla devam ediyoruz.

BELEDİYELER KONUSU

Başbakan Tufan Erhürman, İnönü Belediye Başkanı Ali Öncü’nün sorduğu bir soruya şu şekilde cevap verdi:

“Belediyelerimizin yetkileri nereye kadar uzanacak meselesi önemlidir. Tabi yetkilerle birlikte gelir kaynakları da önemlidir. Yetki aynı zamanda sorumluluk demektir. Paraları yoksa o sorumluluğu yerine getiremezler. Şu anda yetkiler üzerinde hem belediyelerin gelir kaynakları üzerinde hem de Belediyeler Reformu olarak bilinen belediyelerin sayısı meselesi üzerinden İçişleri Bakanlığı ve Başbakanlık çalışma yapıyor. Bu çalışma zaman zaman İçişleri Bakanlığı tarafından belediye başkanları ile belli noktalarda paylaşılıyor diye biliyorum. Belediye başkanları ile paylaşım durumu ile ilgili İçişleri Bakanımızdan bilgi alacağım. Hedefimiz belediyelerin gelir kaynaklarıyla birlikte yetkilerinin artırılmasıdır. Belediyelerin sayısı ile ilgili durum düşüncelerin değerlendirilmesi aşamasındadır. Belediye başkanlarının düşünceleri alınmadan yapılacak bir şey değildir.

BAŞARI HİKAYEMİZİ YAZABİLİRİZ

Erhürman soru cevap bölümüne şu sözlerle noktaladı:

“Ben Kıbrıs Türk halkına samimiyetle yürekten inanıyorum. Çünkü şunu görüyorum. Bizim küçücük toplumumuzun içerisinden çıkardığımız o kadar çok başarılı insan var ki iddia ediyorum, dünyada başka bu kadar küçük nüfustan bu kadar yüksek oranda hekim, avukat, bilim adamı, sanatçı, sporcu ve iş insanı çıkaran başka bir toplum yoktur. Bu tek tek başarı hikayelerini ne zaman becerir de bu halkın ortak başarı hikayesine çeviririz işte o zaman bu iş olacak. Mademki tek tek başarılı olabiliyoruz. Evet bu ortak başarı hikayesini yazabiliriz.

Print
Posted: Mar 26, 2019,
Comments: 0,
Tags:
«Mayıs 2024»
PztSalÇarPerCumCmtPaz
293012345
6789101112
13141516171819
20212223242526
272829303112
3456789